18 Ocak 2009 Pazar

SIRATTA YAŞAMAK

Her sabah uyanırdım, tatlı bir uykunun dünyasından… Evimizin karşısındaki yüce dağların üzerinden doğardı güneş. Her güne, yeniden başlamanın sevinci kuşatırdı içimi. Yüzüme vurduğum her su damlasının dostluğuna teşekkür ederdim. Varlığı ve yokluğu bilmezken yetinmenin zenginliğini tadardım, annemin hazırladığı kahvaltılarda... Masanın en ihtişamlı yerinde oturan babamın bana ekmek uzatışıyla mutlu olurdum. Bir fırında çalışan babam kahvaltıdan sonra işe giderdi, ben de okula. Okul dönüşü bir şeyler yedikten sonra sokağa çıkardım. Arkadaşlarla oynayışlarımız bazen erken biterdi, bazen günbatımına kadar sürerdi. Güneşin vedasına annelerin çağırışları eklenirdi. Sokaklardan çekilirdik, yeniden dört duvarla sarılı hayatlara teslim olmak üzere... Sabahların gecelere, gecelerin sabahlara kavuştuğu bir dünyada böyle yaşamaya devam edeceğime inanırdım.

Meğer her şey bir masalmış, koskoca yalanlarla örülü.

Yine bir sabah evden çıkmıştı babam, kaygı dolu yüzüyle bana bakarak. O sabah okula gitmeme de izin verilmedi, sokağa çıkmama da. Oturma odasının penceresinden sokağa bakakalmıştım, oyun hasretiyle. Öğleye doğru, bir türlü anlam veremediğim garip ve gürültülü sesler duymuştum. Anneme ne olduğunu sorduğumda ise, bir sarılıştan başka cevap alamamıştım. “Bir şeyler oluyor!” demiştim, kendi kendime. Ama dokuz yaşındaki bir çocuk olarak ne olduğunu anlamamıştım. Akşam yemeğinden sonra babama yaptığım muziplikler de işe yaramayınca, kesinlikle bir şeylerin ters gittiğine inanmaya başlamıştım.

Çok sürmedi, üç dört gün sonra şehirdeki gürültüler daha da artmaya başladı ve bir cuma akşamı kapımızın önüne eski bir minibüs geldi. Bir adam kapımızı çaldı üç kere. Her çalışta bir bıçak saplandı minik yüreğime. Annem kapıyı açarken, elinden tutuyordum sımsıkı. Gelen adamın yüzü hüzünle kaplıydı. Annemle konuşurken kelimeler dudaklarında büzülüyordu. Annem yavaşça minibüse doğru ilerledi ve kapısını açtı. Babam sere serpe uzanmış yatıyordu. Gömleğinin beyaz kareleri kırmızıya kesmişti. “Baba uyan… Baba uyan!” dedim, babam uyanmadı ve annem gözyaşları içinde ağıtlar yakmaya başladı. Babamın yüzünü bir daha görmedim ve kahvaltı masasından ilk o kalktı, bir daha gelmemek üzere…

Her geçen gün şehirdeki gürültüler artmaya başladı, insanların yakarış ve kaçışları arasında. Ölüsü olan her evden ağıtlar yükselirken, babamın ölümünden tam yedi gün sonra evimiz bombalandı. Vücudumdan kanlar akarken, sürünerek öteki odaya geçebilmiştim. Annem beton parçaları içinde kalmıştı. Tozlanan yüzünü sildim, öptüm ve avazım çıkana kadar bağırdım: “Anne uyan… Anne uyan!” Ama annem de uyanmadı ve masadan ikinci olarak o kalktı, bir daha dönmemek üzere…

Şimdi yıkık dökük bir hastanedeyim. Herkes iyi olacağımı söylüyor, ama ben endişeliyim. Ölümün kol gezdiği bir ortamda, yaşamanın zor olduğuna inanıyorum. Karanlığa kavuştuğum her gecede, gökyüzüne bakarak dua dillendiriyorum:

Ey Rabbim!
Küçük yüreğim acıyla kavrulurken, her gün biraz daha fakirleştiğimin... Her sabah biraz daha çaresizleştiğimin farkındayım. Yalnızlığımla durulurken, senin varlığınla çoğalıyorum. Vermek istemeseydin, istemeyi vermezdin bize. Sevmemizi istemeseydin, sevdirmezdin bize.

Ey Rabbim!
Sadece doğup büyüdüğüm Filistin’de değil. Yeryüzü üzerinde karanlığı kuşatan feryatların ve boğazları düğümleyen çığlıkların sahiplerini, sen sahipsiz bırakma! Bize bağışladığın dünyada zulüm görenlerin ve gözyaşında acıyla boğulanların kalplerini, sen ümitsiz bırakma!

Koy elini kalplerimize ya Rab, biz Âdemoğullarına birbirimizi sevdir! Zulme yemin eden kalplerin elinde, biz kalbi kırıklarını unutma! İnsanlığın kıyısından bizleri ayırma! Kalplerimize koyduğun merhametten bizleri yoksun bırakma! Âmin…

Enis Buğra CAN - 18.01.2009

3 yorum:

  1. amin, amin,amin, rabbim dualarnıza ve dualarımıza icabet eylesin

    yeniden bizi güzel yazılarınızla buluşturduğunuz için teşekküler
    güzeller güzeli

    YanıtlaSil
  2. sen benim yorumumu makasla, elaleminkini yayınla bakalım..
    hadi öptüm gülüm :)

    YanıtlaSil
  3. Güzeldi... Beğeniyle okudum... Güzel bir gözlem ve dile getiriliş... Eline ve yüreğine sağlık...

    YanıtlaSil